Panik Bozukluk

Panik atak tanısı konulabilmesi için terleme, titreme, çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, bayılma hissi, kalp krizi geçiriyormuş hissi, delirme hissi olan atakların tekrarlayıcı olması ve herhangi bir neden yokken ortaya çıkması gerekir. Bu belirtilerin gelişimi genellikle yaklaşık 10 dakika içerisinde tepe noktasına ulaşır. Panik atak tek başına bir psikiyatrik hastalık değildir. Panik bozukluk tanısı için panik atakların tekrarlaması ve beklenmedik zamanlarda oluşması gerekir. Ayrıca bu belirtilere tekrar atak gelecek korkusu eşlik eder. Eğer panik ataklar konusunda endişeli değilseniz panik bozukluğu tanınız olmayabilir. Ayrıca panik ataklar başka psikiyatrik hastalıklarla da birlikte görülebilir. Örneğin: Fobi, Sosyal Anksiyete Bozukluğu, Major Depresyon, Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Madde Yoksunlukları.

Panik atakta vücutta adrenalin hormonu salgılanır, bu hormon vücuda özetle şunu der: Karşında bir tehlike var kaç ya da savaş!!! Bu tehlike gözle görülür bir tehlike olmadığı için nedenine anlam verilemez ama tehlike alarmı yine de oluşmuştur. Dolayısıyla kişide kaçma duygusu yaşatır. Bu yüzden atak geldiğinde kaçamayacağını düşündüğü yerlere girmek istemez insan ve kaçınmalar başlar. Atak geldiğinde güvenlik arayışı davranışları diye tabir ettiğimiz ortamdan kaçma, birini arama, hastaneye gitme gibi davranışlardan sonra atağın azaldığı görülür. Aslında panik atak zaten kendiliğinden geçecektir fakat kişi bir kez kaçarak ataktan kurtulduğunu düşündüğü için atağı bunun geçirdiğine inanır ve kaçınmalara devam eder.

Bazı panik bozukluk hastalarında aynı zamanda “Agorafobi” bulunur. Agorafobi, kaçmanın zor olduğu bir yer ya da durumdan korkmak anlamındadır. Agorafobili insanlar çarşıya gitmezler, evden çıkmak istemezler ya da kendilerini güvende hissettikleri kişilerle birlikte dışarı çıkmak isterler.
Genetik nedenler, yetiştirilme döneminde yaşanmış olaylar ya da travmalar ileride panik bozukluk gelişmesi için yatkınlık oluşturur. Panik bozukluk ailelerinde panik bozukluk olan insanlarda 3-6 kez daha sık görülür. Kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür fakat erkeklerde de nadir değildir. Genelde 20’li yaşların sonu ve 30’lu yaşlarda başlar. Eğer daha geç dönemde başlıyorsa altta yatan tıbbi nedenleri tetkik etmek gerekir (hipertirodizm veya hipoglisemi gibi). Panik bozukluğun biyolojik temeli tam anlaşılabilmiş değildir. Serotonin hormonunun büyük oranda rol oynadığı kabul görmektedir.

Tedavi için öncelikle tanının gerçekten panik atak olduğunun kesinleştirilmesi gerekir. Çünkü günümüzün moda deyimi olması nedeniyle herkese panik atak yaşıyorsun denmesi sık görülen bir durum. Kaygılı bir yapıya sahip olmak çabuk heyecanlanmak her zaman panik atak demek değildir. Tanı kesinleştirildikten sonra iyi bir psikoeğitim verilmesi gerekir. İlaç tedavisi gerekse bile bununla birlikte eğitim verilmesi, atağın nedeninin açıklanması çok önemlidir. Sonrasında altta yatan nedenler belirlenmeli ve bunlara yönelik müdahaleler yapılmalıdır.